Zayıflama ilacı dediler, evde serum tehlikesinden bahsettiler ama bir ihtimal daha var…

Henüz 52 yaşındayken sahnede olduğu sırada kalp krizi geçiren Metin Arolat’ın vefatı hakkında başlayan polemikler devam ediyor. Arolat’ın kalp krizi geçirmesinin altında yatan nedenler hakkında çeşitli savlar ortaya atıldı.

İddiaların birincisi zayıflama ilaçları hakkındaydı… Arolat’ın bir müddettir zayflama ilacı kullandığı, kalbinin bu nedenle zorlandığı ve sonunda vefatına neden olduğu tez edildi. Çarpıtılmış hoşluk algısının dört koldan insanlara yüklendiği günümüzde maalesef zayıflama ilaçları ve iğneleri de bir o kadar ilgi görüyor. Hekimler her ne kadar bu tip ilaçların sıhhate son derece ziyanlı olduğunu belirtse de toplumsal medyanın trendleri belirlemesi ve öne çıkan geçersiz hoşluk algısı, bu ilaçları ünlülerin de teşvik edip kullanmasıyla salgın üzere yayıldı.

ZAYIFLAMA İĞNELERİYLE BAŞLAYAN SALGIN

Son yılların en büyük zayıflama salgını Ozempic ve Wegovy iğneleri hakkında çabucak her gün yeni bir yan tesir haberi ortaya çıkıyor. Lakin toplumsal medyada bu haberler tespit edildiği anda ya kaldırılıyor ya da görülmesi minimuma indiriliyor.

Hatta, bu toplumsal medya platformlarından birinin sahibi bu iğneyi şahsen kullandığını itiraf etmiş, üstü kapalı da olsa kelamda ‘forma’ girmesini buna bağlamıştı.

Her gün magazin haberlerinde yer alan, markaların reklam yüzü yaparak servetine servet kattığı modeller ve ünlüler de tekrar bu zayflama salgınında etken rol oynuyor.

Fazla kilolu olmak sıhhat açısından ziyanlı, fakat tabipler buna tedbir olarak sağlıklı ve istikrarlı beslenip spor ya da idman tekliflerini sunuyor. Şok diyetler, zayıflama hapları, besin destekleri ya da iğnelere kalp, böbrek, sindirim sistemi ve hatta hudut sistemi üzerinde hasarlara yol açtığı için hiçbir vakit sıcak bakılmıyor.

‘EVDE SAĞLIK’ İSMİ ALTINDA BÜYÜK TEHLİKE

Metin Arolat’ın mevti sonrası cenazede konuşan gitarist Kaan Öztürk ise müzikçinin meskende serum desteği aldığını, bu desteğin kalbini zorlamış olabileceğini düşündüğünü söyledi. Bu açıklama sonra yayınlanan haberler bu kere zayıflama ilaçlarını bir kenara koyup serum desteklerine yöneldi. Çabucak her mecrada bu konutta ve/veya hoşluk merkezlerinde uygulanan vitamin, ozon, glutatyon üzere serumların tehlikeleri hakkında belgeler hazırladı.

Oysa bu husus da yıllardır hekimlerin altını çizerek ihtarda bulunduğu bir başka tehlikeydi: Hastane ortamı ya da doktor gözetimi olmadan uygulanan her ilaç, vefatla sonuçlanabilecek tepkilere neden olabiliyor. Bu tepkilerin başında ise elbet alerji geliyor, yani anafilaktik şok… Bağışıklık sisteminin her an değişerek her tıp ilaca alerji geliştirebileceği gerçeği unutulmamalı…

Öte yandan damar yolu açılarak uygulanan bu serumlar, enfeksiyon riskini de beraberinde getiriyor. Büyük hastanelerin kimilerinde her damar yolu açılışı esnasında hastadan istek alınması, bu hususta yaşanabilecek muhtemel riskler karşısında hastanenin sorumluluk kabul etmeyeceği manasına geliyor. Durum bu kadar riskli olduğu halde son vakitlerde toplumsal medyada bile reklamları gün geçtikçe artan ‘evde sıhhat uygulaması’ hizmetleri sürat kesmiyor. Her ne kadar kulağa güzel bir uygulama üzere gelse de işin uzmanı olmayan bireyler tarafından yapılacak en ufak bir yanılgı, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Sıhhat çalışanları kadar uygulanan ilaç ve serumların güvenliği de bu noktada sorgulanması gereken bir öteki değerli nokta…

BİR İHTİMAL DAHA VAR…

Metin Arolat’ın mevti sonrası yine gündeme gelen ve artan bu haberler ortasında gündeme alınmayan tek bir mümkünlük var: O da 8 Aralık 2020’de İngiltere’de birinci dozu yapılan ve ülkemize 2021 yılında gelen mrna enjeksiyonları…

Evet, maalesef bu makaleyi yazarken dahi farklı bir terim kullanıyoruz, çünkü bu haberler özellikle toplumsal medyada titizlikle inceleniyor, tenkit ya da olumsuz bir söz içerdiği tespit edilince kara listeye alınmaya kadar giden yaptırımlar uygulanıyor.. Haberlerin okuyucu ile buluşması tam olarak engellenmese de okuyucunun bu haberlere ulaşması, samanlıkta iğne aramaya benziyor.

Nitekim yakın tarihte İngiliz basını ihtilal niteliğinde bir habere imza attı ve bugüne dek yayınlanan en kapsamlı ‘yan etkiler’i yazdı. 19 Şubat 2024 tarihli haberde mrna aşılarının en büyük yan tesirleri ortasında miyokardit ismi verilen bir çeşit kalp iltihabı riskinin üç kat daha yüksek olduğunu doğrulandı. Hatta haberin yayınlandığı tarihteki raporlar o güne dek kayda geçen 28 hadise olduğunu gösteriyordu.

İNGİLİZ MEDYASI TABULARI BİRİNCİ YIKAN OLDU
İngiliz medyası tabuları yıktı… Kovid aşısının tüm yan tesirleri.. Unsur madde açıkladılar

Kalp rahatsızlıklarının ve buna bağlı ölümlerin çok sıklaşmasının yanı sıra bir de pıhtı sorunu var… Yeniden son 2-3 yıldır çabucak her gün bir pıhtı atması haberine rastlıyoruz. Fakat bunun nedenleri hakkında da maalesef kâfi bilgiye ulaşamıyoruz.

Metin Arolat’ın vefatı, benzeri kuşkuları yeniden akıllara getirdi. Fakat kalp krizine tam olarak neyin sebep olduğuna bir açıklık getirmiyor.

Bu noktada bizlere düşen sistemli ve sağlıklı beslenme, sigara ve alkolden uzak durma, antrenmanı ve su içmeyi ihmal etmeme üzere çok temel gereklilikleri yerine getirmek…

Dayatılan hoşluk algısına ve toplumsal medya ünlülerinin pazarladığı her esere kanmamanın ise hayati değere sahip olduğu unutulmamalı…

Gözde Sula