Abe suikastı sonrasında ‘Moon Tarikatı’ Japonya gündemine yerleşti
Japonya’nın en uzun periyodik başbakanı (2012-2020) unvanına sahip Abe’nin temmuzda uğradığı suikastın siyasi yankıları devam ediyor.
Meclis seçimleri arifesinde Abe, 8 Temmuz’da partisinin, batıdaki Nara kentindeki açık hava etkinliğinde yaptığı konuşma esnasında, açılan ateşle suikasta kurban gitti.
Cinayet zanlısı Yamagami Tetsuya, “Birleşme Kilisesi” (FFWPU) olarak tanınan tarikat irtibatlı bir kümeye dayanak veren bildiri yayımladığı sebebiyle Abe’ye kin beslediğini belirtti.
146 İKTİDAR MİLLETVEKİLİNİN KİLİSE İLE İLİŞKİSİ
Polis sorgusunda zanlı Yamagami’nin, dini yapılanmaya yönelik annesinin bağışlarının ailesini iflas ettirdiğini savunması sonrası, kamuoyu parti-kilise münasebetlerine yöneldi.
Kilisenin eski Başkanı Kwak Chung Hwan, öldürülen Abe’nin babası ve büyükbabasının Moon Tarikatı’nın kurucusu olarak tanınan Sun Myung Moon ile yakın alaka içinde olduklarını sav etti.
İktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP) milletvekilleri ile dini kült “FFWPU” ortasındaki münasebetleri soruşturan bir araştırmada, LDP’den en az 146 milletvekilinin kiliseyle bağı ortaya çıktı.
Başbakan Kişida Fumio, kuşkular sebebiyle “siyasete inancın sarsıldığını” belirterek özür diledi, prensip gereği kelam konusu alakaların kesilmesini isteyeceğini söz etti.
İTİRAF EDEN BAKANLAR MİSYONDAN ALINDI
Milletvekillerinin hangi LDP fraksiyonlarında yer aldığının açıklandığı araştırmada, 39’unun, öldürülen Abe kümesinde, 19’unun Başbakan Kişida takımında bulunduğu vurgulandı.
Kiliseyle bağlı milletvekillerinin 21’i LDP Genel Lider Yardımcısı Aso Taro, 21’i LDP Genel Sekreteri Motegi Toşimitsu, 20’si partinin ağır toplarından Nikai Toşihiro fraksiyonunda yer alıyor.
Olay sonrası, LDP’nin kamuoyu dayanağı düşmeye başladı ve Başbakan Kişida, geçen ay başında kabine değişikliğine gitti. Kiliseyle bağlarını itiraf eden bakanlar misyondan alındı.
Gruba yönelik artan şikayetler sonrası hükümet, yapılanmanın yasa dışı faaliyetlerinin ülke genelindeki mağdurlarına ek dayanak verilmesi planını açıkladı. Dayanağın içeriği paylaşılmadı.
861 MİLYON DOLAR ZARAR
“Ruhani Satışlara Karşı Ulusal Avukatlar Ağı” (Zenkoku Benren) bilgilerine nazaran, 1987-2021 yıllarında avukatlar ve tüketici merkezleri yaklaşık 35 bin mağdurun danışmanlığını yaptı.
Söz konusu periyotta “ruhani satışlardan” yaklaşık 124 milyar yen (861 milyon dolar) ziyan oluştuğu kaydedildi.
“Zenkoku Benren”, Japonya’da olağan dışı dini kült kaynaklı sahtekarlıklara karşı mağdurlara yasal takviye sağlamasıyla tanınıyor. Terim olarak “ruhani satışlar”, halkın çoklukla “zorlama ve ikna yoluyla fahiş fiyatlara eşya satın almasını” tabir ediyor.
Eleştirilerin merkezindeki grubun, Japonya şubesinin başkanı Tanaka Tomihiro ise kilisenin LDP’ye siyasi bağışlar yaptığı argümanlarına ait “LDP’den bu yapılanmaya ya da bu yapılanmadan LDP’ye hiçbir biçimde para aktarılmamıştır” sözlerini kullandı.
“SİYASETE MUVAFFAKİYETLE SIZMASI ŞOKE EDİCİ”
Kilisenin eski müdavimlerinden olduğunu belirten Kanazawa Üniversitesinden Prof. Nakamasa Masaki, “Kilise, kendisini siyasetçiler üzere VIP’lerle yan yana, toplumsal katkılarda bulunan dini bir küme olarak göstermek istiyor” dedi.
Tokyo’daki Sophia Üniversitesi siyaset bilimcilerinden Prof. Nakano Koiçi de “80’ler, 90’lardaki manevî satış faaliyetleri sebebiyle kilise, Japonya’da birçok bölümce cürüm örgütü olarak görüldüğünü” belirterek “Yapılanmanın, siyasete muvaffakiyetle sızması şoke edici” dedi.
Japon kült inançlarını yakından araştıran Hokkaido Üniversitesinden Prof. Sakurai Yoshihide de kilisenin sağ eğilimli inançlarının, kümenin Soğuk Savaş periyodunda denizaşırı ülkelere yayılmasına, üyeler kazanmasına, milletlerarası başkanlardan fon kazanmasına yardımcı olduğunu belirtti.
Sakurai, “Kilise Japonya’da birinci başlarda üye toplarken, kendisini bir dinden çok, siyasi yahut toplumsal bir aktivist küme olarak tanıttı. 1960’ların solcu siyasi protestolarından hayal kırıklığına uğrayan birçok üniversite öğrencisi, kilisenin anti-komünist fikirlerine ilgi duydu” tabirlerini kullandı.
