‘Bu hukukun bana bir evlat borcu var’
İstanbul Küçükçekmece’de Aysun Yıldırım’ın iş yerinin penceresinden düşerek hayatını kaybetmesine ait yürütülen soruşturma sonucunda 25 Eylül 2018’de takipsizlik kararı verilmiş, Yıldırım’ın ailesinin bu karara itiraz etmesi sonucunda savcılık tekrar soruşturma başlatmıştı.
Soruşturma sonucunda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 4 kuşkulu hakkında yine takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararına karşı Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun öncülüğünde Küçükçekmece Adliyesi önünde aksiyon düzenlendi. Aysun Yıldırım’ın ailesi ve avukatının da katıldığı harekette adliye önüne siyah çelenk bırakıldı.
“YÜZLERCE KERE BURAYA GELDİK”
Avukat Rukiye Leyla Süren, “Aysun’un evrakını ben elime aldığımda birinci savcı HTS kaydı, DNA karşılaştırması, telefonu uzatan şüphelinin elinden telefonu alıp bile incelememişti. Bu evrak bu türlü kapatılmıştır” diye konuştu.
Avukat Süren, şöyle devam etti:
*26 yaşında bir genç bayanın telefonu evrakta yoktu. Bunu savcı merak etmemişti. Biz sunduk belgeyi, belgeyi biz açtık. Şayet devlet memurları vazifesine yaparlarsa bizim burada işimiz yok. 4 yıl boyunca yüzlerce kere geldik buraya.
*Her seferinde ‘Şu eksik’ dedik. Aysun’un parmak izi yok daracık pencerede. Tutunmadan nasıl atladı? DNA’sı müracaatım sonucunda yapıldı. Şüpheliyle uyuştu, tutuklandı.
*Ben bir COVID oldum kuşkulu dışarı çıktı. Biz burada nöbet mi tutacağız şüpheliler tutuklu kalsın diye?
“KEŞİF RAPORUNDAKİ TESPİTLER AYDINLIĞA KAVUŞTURULMADI”
*Keşif raporunda deniyor ki, Aysun’un bulunma biçimi birinci 112 tabibinin tanım ettiği hale uymuyor. Bunu aydınlığa kavuşturun deniyor keşif raporunda. Kavuşturuldu mu? Hayır! Biz bunun peşini bırakmayacağız.
“BU HUKUKUN BANA BİR EVLAT BORCU VAR”
Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım ise şöyle konuştu:
*Kavuşturmaya yer yok diyerek birinci belgemiz kapatıldı. Bayan Cinayetlerini Durduracağız platformu ve avukat Rukiye Leyla Süren sayesinde belgemiz açıldı 2019 Mart ayında. Araştırılmaya başlandı.
*Hocamın getirdiği kanıtlar, o gece 28 Şubat günü kolluk kuvvetleri tarafından toplanılan kanıtları Leyla hocam inceledi hepsini sundu. Bu delillerimize karşın evrakımız ikinci defa kapatıldı. Biz burada anlıyoruz ki tekrar katillerin sırtları sıvazlanıyor, tekrar katiller kollanıyor…
*Bizim devletimiz, bizim hükümetimiz nerede? Artık bizim sesimizi duyun. Maddeleri uygulayarak kızımın hakkını verin.
*Benim kızım intihar etmedi, benim kızım katledildi. Bu hukukun bana bir evlat borcu var. Ben onu istemeye geldim. Bana borçlusunuz. Bana evlat borcunuz var. Bana hukuk borcunuz var.
“İNTİHAR SÜSÜ VERDİLER”
Aysun Yıldırım’ın babası İbrahim Yıldırım ise çarpıcı bir iddiayı paylaşarak şunları söyledi:
“Benim kızım çalıştığı iş yerinde bir cinayete kurban gitti. Faal bir soruşturma yapmadan belgeyi kapattılar. Kızımın DNA testi sonucunda katilin tırnak için dokusunda DNA’sı çıktı. Sayın savcı bunu dikkate almadı. Kızıma intihar dedi sayın savcım. Kızımın pencerede hiçbir parmak izi yok, düştüğü yerde kan bile yok. Benim düşündüğüm, kızımı öbür bir yerde öldürüp oraya bıraktılar, intihar süsü verdiler. Sayın Cumhurbaşkanım, sayın İçişleri Bakanım sizlerden yardım bekliyorum.”
“GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ”
Aysun Yıldırım için adalet isteyen harekete katılan bayanlar, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Aysun için adalet” sloganları attı. Harekette “Aysun Yıldırım’ın ölümündeki gerçekleri ortaya çıkaracağız” pankartı açıldı.
