Meslektaşını taciz iddiasıyla açığa alınan savcı, ifadesinde kadın savcıyı suçladı: “Beni takıntı haline getirmişti”

Beyşehir Savcısı Ş.A’yı “Polisim” diyerek meskenine girip taciz ettiği savıyla açığa alınan Manavgat Savcısı Ahmet K’nın tabiri ortaya çıktı. Taciz savı nedeniyle açığa alınan savcı Ahmet K., hakkındaki savları reddederken, savcı Ş.A ile toplumsal medya üzerinden tanışıp konuştuklarını, Ş.A’nın kendisiyle ilgili bilgiler verdiğini öne sürerek, “Bana daima benimle evlenmek istediğini söylüyordu. Facebook hesabımı kapatınca beni 1-2 aya bir daima adliyeden aradı. Bana kendinin geleceğini söylüyordu. En son 1 ay kadar evvel beni yeniden adliyedeki odamdan aradı. Eski eşinin kendisini daima aradığını ve onunla barışmak istediğini bana anlattı. Psikolojisi epeyce bozuktu, beni takıntı haline getirdiğini anladım” dedi. 

“Nasıl yani, beni istemiyor musun?”

Manavgat adliyesinde vazifeli savcı Ahmet K., teze nazaran Beyşehir Savcısı Ş.A’yı meskenine zorla girerek taciz etti. Teze nazaran Ş.A’nın “Beni bırak, istemiyorum” demesi üzerine Ahmet K, “Nasıl yani beni istemiyor musun” diyerek Kuran’a el basmasını istedi. Ş.A, Ahmet K.’nin meskenden bir an evvel gitmesi için Kuran’a tekraren el bastı ve “Az sonra yokluğumu fark ederler, beni bırak, kimseye bir şey söylemem, mesaiye gelmediğim fark edilir, lütfen bırak” dedi. Daha sonra Ahmet K, “Ben zati karımı seviyorum, karımdan boşanmadan senle de olurum diye düşünmüştüm” diyerek konuttan çıktı. Olayın akabinde Ş.A’nın şikayeti üzerine Ahmet K. hakkında hem isimli hem idari soruşturma başlatıldı. İdari soruşturma kapsamında açığa alındı.

“Bana tüm hayatını anlattı”

Ahmet K, hakkındaki isimli soruşturma kapsamında da 21 Kasım günü tabir verdi. Savları reddeden Ahmet K., Ş.A’nın kendisini takıntı yaptığını öne sürerek şunları anlattı: 

“Benden şikayetçi olan Beyşehir Cumhuriyet Savcısı Ş.A’yı tanıyorum. Kendisiyle yaklaşık 1,5 sene evvel 2021 Mart ayında facebook’dan tanıştım. Kendisi beni facebook’dan eklemiş. Ben de Cumhuriyet Savcısı olması nedeniyle nezaketen isteğini kabul ettim. Bu görüşmeyi kendi ismimle açtığım hesabımdan yaptım. Facebook üzerinden konuşmaya başladık. Ayrıyeten yazışmalarımız da oldu. Şikayetçinin facebook hesabı da kendi ismiydi. Bana tüm hayatını facebook’da anlattı.”

Ahmet K. Tabirinde, daha sonra Savcı Ş.A.’yı tanıdığını kanıtlamak için özel hayatına dair bilgiler verdi. Otomobil markasından akrabalarının mesleklerine, eski eşinden babasının mesleğine kadar uzanan bilgileri Ş.A.’nın kendisinden aldığını söyledi. 

“Eşim bizi görüşürken yakaladı”

Ahmet K., şöyle devam etti:

“Bu hesaptan kendisiyle 1 hafta 10 gün kadar görüştüm. İmajlı olarak da yüz yüze de görüştük. Manzaralı olarak konuşurken de bazen titriyordu ve ağladığı oluyordu. Kendisiyle kimsenin evlenmeyeceğini, boşanmış birisi olduğunu kimsenin kendisini kabul etmeyeceğini söylüyordu. Şikayetçi ortamızda duygusal bir bağlantının olmasını istiyordu. Bu süreçte eşim beni şikayetçiyle facebook’da görüşürken yakaladı. Daha sonra facebook hesabımı kapattım ve şikayetçiyle görüşmeyi bıraktım. Ben facebook’dan şikayetçiyi hiç aramadım. Daima şikayetçi beni aradı. Ölümcül bir hastalığı olduğunu, kanser olabileceğini de söylüyordu. Ben görüşmek istemememe karşın facebook hesabımı da kapatınca şikayetçi beni Manavgat Adliyesindeki dahili numaradan daima aramaya başladı. Direkt dahili numaramı tuşlayıp odama bağlanıyordu, odamın dahili numarasını da kendisine söylemiştim. Bana daima benimle evlenmek istediğini ısrarla söylüyordu. Bu formda beni 1-2 aya bir daima adliyeden aradı. Bana kendinin geleceğini söylüyordu. 

“Beni takıntı haline getirdi”

En son 1 ay kadar evvel beni tekrar adliyedeki odamdan aradı. Eski eşinin kendisini daima aradığını ve onunla barışmak istediğini bana anlattı. Psikolojisi epeyce bozuktu. Beni adliyeden aradığı için cep telefonundan mı yoksa sabit numaradan mı aradığını bilemiyorum. Ben kendisini kendi cep telefonumdan hiçbir formda aramadım, bildiri da atmadım. Aslında cep telefonu numarasını da bilmiyordum. Bu ortada ben 2022 yılı Eylül ayında bir instagram hesabı açmıştım. Şikayetçi benim bu hesabımı da bularak, instagram’dan beni aradı. Yeniden anlattığım biçimde benimle görüşmek istediğini söylüyordu. Birkaç kez instagramdan aradı. Duygusal bir alaka olmasa da yüz yüze benimle görüşmek istediğini söyledi. Yeniden instagramdan aradığında meskeninin adresini tanım etti. İmajlı olarak bana meskeninin etrafını gösterdi. Beni bu görüşmelerden sonra takıntı haline getirdiğini anladım. 

“Beni cep telefonumdan aradı”

Ben şikayetçinin cep telefonu numarasını bilmiyorum. Bu manada cep telefonunu arayarak hiç görüşmedim. Olay günü olan 7 Kasım’da eşim ve kayınvalidemi Konya/İstanbul treniyle Konya vilayetinden saat 06.00’da yolcu etmiştim. Eşimin biletini de belgeye ibraz ediyorum. Eşimi yolcu ettikten sonra vazife yaptığım Manavgat’a hakikat aracımla döndüğüm sırada saatini tam hatırlayamamakla birlikte sabah saatlerinde ben Beyşehir ilçesindeyken şikayetçi beni cep telefonumdan aradı. Hava yeni aydınlanmıştı. Benim telefonumda şikayetçinin telefon numarası kayıtlı değildir. Aslında numarasını da bilmiyorum. Telefonumda bulunan CİA isimli program olduğu için Ş. Savcı olarak arayan kişi göründü. Ben telefonu açmadım. Aramayı reddettim. Birkaç gün sonra da bu arama kaydını sildim. Müştekinin beni tanımadığı tezleri da bu manada palavradır. Benim cep telefon numaramı da bir halde bularak beni aramıştır. 

“Hayali bir kişi olup olmadığını örenmek için jandarmaya gittim”

Bunun dışında ben şikayetçiyle görüşmek hedefiyle Beyşehir’den geçmiş değilim. Zati Beyşehir Manavgat yolu üzerindedir. Şikayetçi bahsettiğim üzere beni aradıktan sonra aslında Beyşehir’de olduğum için şikayetçinin meskenine gitmeye karar verdim. Öncesinde Adliye’de görüşmeyi düşündüm. Mesai başlamadığı için vazgeçtim. Sonra Beyşehir İlçe Jandarma Komutanlığına gittim. Jandarma Komutanlığı’nın içine girdim. Orada vazifeli bir askere adliyede çalıştığımı söyledim. Savcı olduğumu söylemedim. Beyşehir’de Ş.A isimli bir savcının olup olmadığını sordum. İsminin nöbet listesinde olduğunu söylediler. Benim jandarmaya gidip bunu sormamdaki gaye hakikaten beni konutuna çağıran ve benimle görüşen bu isimde bir savcı olup olmadığını anlamaktı. Toplumsal medyada imajlı olarak da konuştuğum kişinin hayali bir kişi olup olmadığını anlamak istiyordum. Sonra jandarmadan ayrıldım. 

“Beni meskenine davet etmişti”

Şikayetçinin bana tanım ettiği semte giderek şikayetçinin meskenini buldum. Esasen bana meskenini üstte belirttiğim üzere tanım etmişti. Konutuna beni davet etmişti. 2.katta oturduğunu, meskeninin önünde kendisine ilişkin kırmızı otomobil olduğunu bile söylemişti. Apartman ismini ve daire numarasını söylememişti. Şikayetçinin oturduğu apartmanın önüne gelince birisiyle karşılaştım. Bu şahsa “Şeyma savcının dairesi neresi” diye sordum. Yoksa bu şahısla konuşurken kendimi polis olarak tanıtıp, “evrak imzalatmaya geldim” biçiminde bir kelam söylemedim. Bu şahıs bana şikayetçinin kapı numarasını ve dairesini söyledi. Tam bu sırada şikayetçiyi instagram’dan aradım. Konutunun önünde olduğunu söyledim. Bana kapıyı açayım dedi. Daire kapısına gittim. Şikayetçi konutun kapısını açtı. Ben kapıyı çalmadım. Beni konuta davet etti. Yoksa meskene zorla girmiş değilim. Meskene zorla girsem kesinlikle apartmandan duyulurdu. Konuta girdikten sonra meskenin salonuna geçtik. Yaklaşık 2 saat kadar oturduk. 

“Kuran’a ‘eşimi seviyorum’ diyerek el bastım”

Bana boşandığı eşinin fotoğrafını telefonundan gösterdi. Ben kendisine onu sevmediğimi, evli olduğumu söyledim. Benim telefonumu elimden aldı. Telefonumdaki bilgilere ve fotoğraflara baktı. Eşimi gördü. Eşin çok hoşmuş dedi. “Ben de bu kadar hoş miyim” dedi. Bana eşini neden kalp emojisiyle kaydettin diye sordu. Ben de “eşimi seviyorum” dedim. Salonda bulunan sehpanın üzerinde bir Kuran gördüm. “İstersen Kurana el basayım” dedim. Kuranı alıp üzerine el bastım. Eşimi sevdiğimi bu halde anlatmaya çalıştım. “Bu iş olmayacak hakkını helal et” dedim. Buradaki gaye da benim yakamı bırakmasıydı. Eşimi Kurana el basarak sevdiğimi söyleyince, sonlanarak senin benle birlikte olmayacağını anladım, dedi. Ben de ona seninle birlikte olacağım konusunda bir umut vermedim, senin kim olduğunu, hakikaten bir savcı olup olmadığını anlamak için meskenine geldim. Senin beklentini karşılamayacağım dedim. Bunun üzerine “sana göstereceğim” dedi. 

‘Sana iftira atacağım’ dedi

Cep telefonu numaranı da esasen öğrendim, dedi. Seni ararım, eşine de toplumsal medyadan ulaşırım, bunu kullanırım dedi. Tam o sırada konutundayken kendi cep telefonundan benim cep numaramı aradı. Telefonum çaldı. Lakin yanımda olduğu için telefonu açmadım. Artık sende numaramda var. Buradan görüşebiliriz dedi. Ben de görüşmek istemiyorum dedim. Sonra bana “Senin hayatın ne kadar hoş, fakat benim hayatım o kadar makus ki ben boşandım, HSK’da soruşturma geçirdim, hatta kanser olma ihtimalim var, ölebilirim, 1,5 yıldır tedavi görüyorum biliyorsun, şayet ölürsem bir mektup bırakırım, sana aşık olduğumu müellifim, senin de prestijin zedelenir, sana iftira atacağım, hayatını mahvedeceğim, seni öldüreceğim, eşinle aranızı bozacağım, benim kaybedecek bir şeyim yok, seni de telefonumla aradım…” biçiminde konuştu. “Ben bayanım, savcı olduğum için de hangi bahiste iftira atabileceğimi çok düzgün biliyorum, senin baz istasyonun sonuçta burada görüldü, bu durum ceza almasan da eşinden ayrılmanı sağlayacak…” dedi. Ben bunları ciddiye almadım. Sonra meskenden çıkıp Beyşehir’den Manavgat’a gittim. 

“Öpmeye çalışmadım”

Şikayetçi 1.80-1.90 cm uzunluklarında, 100 kg civarında biridir. Şikayetçiyi kolundan tutarak ve kolunu sıkarak yaraladığım gerçek değildir. Ayrıyeten şikayetçiyi dudağından öpmeye de çalışmadım. Bunun dışında şikayetçinin evraka sunduğu Ali K. ve Mehmet E.T isimli toplumsal medya hesapları bana ilişkin değildir. Benim bu hesaplarla bir ilgim yoktur. Bu nedenle şikayetçinin bu hesaplarla ilgili belgeye sunduğu iletilerde yanlışsız değildir. Bu hesaplardaki fotoğraf bana aittir. Benim Ahmet K. olarak kullandığım facebook hesabımdaki fotoğrafım bu hesaplarda kullanılmıştır. Bu hesapları müşteki de oluşturmuş olabilir. El konulan Iphone marka telefonumun şifresini de gelen polislere verdim. Sakladığım bir şey olsa telefonun şifresini vermesem telefonu inceleyemezler, bunu yaptığım soruşturmalardan da biliyorum. 

“Raporu 4 gün sonra aldı”

Şikayetçi olayın olduğu günden 4 gün sonra şikayetçi olup, raporunu da yeniden 4 gün sonra aldırmıştır. Bir de şikayetçinin konutundan çıktıktan 3 gün sonra şikayetçiyi engelledim. Engellediğimin sonraki günü benim hakkımda şikayetçi olduğunu, bana iftira attığını da kanıtlamış oldum. Ayrıyeten şikayetçi ile meskeninde konuşurken eşim aradı. Lakin ben şikayetçinin yanında olduğum için telefonumu açmadım. Zati eşim de aradığı için konuttan çıktım. Eşimle konuşmam lazımdı. Bir de şikayetçi “seni biliyorum, 18 Kasım’da nöbetçisin, ben Manavgat’da savcıyım, sana çok ulaşmaya çalıştım, hafta sonları Konya’ya gidiyorsun, o yüzden hafta sonu gelmedim. Manavgattaki polisin Beyşehir’de arkadaşı var ondan öğreniyorum” formunda bir şey demedim.”