Tayfun Kahraman cezaevinden yazdı: Gezi, AKP iktidarının hala en büyük korkusu
Seyahat Davası’ndan tutuklu bulunan kent plancısı Tayfun Kahraman, Seyahat aksiyonlarının 10’uncu yıl dönümünde Silivri Marmara Cezaevi’nden kaleme aldığı yazıda “Gezi Direnişi’nin, o daima bir arada gördüğümüz en gerçek hayalin üzerinden tam 10 yıl geçti. Geçen yıllar Gezi’deki taleplerin haklılığını tekraren tescilledi” dedi.
Kahraman, ‘En gerçek hayalin bugün 10’uncu yılı’ başlıklı yazısında “AKP iktidarının hâlâ en büyük korkusu bizlerin Gezi’deki üzere farklılıklarımızla, adalet ve demokrasi temelinde yine yan yana gelerek kentlerimize, tabiatımıza, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmamız. O yüzden bu talepleri yükseltenleri kriminalize ederek, düşman, hain olarak yaftalıyor” sözlerini kullandı.
Kahraman’ın yazısı şöyle:
“Gezi Direnişi’nin, o daima birlikte gördüğümüz en gerçek duşun üzerinden tam 10 yıl geçti. Tarihin çok istisnai bir anında milyonlarca insan orantısız şiddete karşı bizatihi gelişen barışçı bir hareketle sokağa çıkarak adalet, özgürlük, eşitlik taleplerini haykırdı, kardeşçe hayatın örneklerini verdi. Geçen yıllar Gezi’deki taleplerin haklılığını tekraren tescilledi. Her gün bir yenisiyle karşılaştığımız anti demokratik uygulamalara, ayyuka çıkan adaletsizliğe, muhaliflerini yasak ve baskıyla, yandaşlarını palavra ve dehşetle yönlendirerek düşmanlaştırma siyaseti güden AKP dehşet imparatorluğuna karşı haklılığımıza sarıldık. Bugün çok farklı siyasetlerden tüm demokratların bir ittifak çatısı altında bir ortada durabilmesi de Seyahat Direnişi’nin eseridir. Bu nedenle AKP iktidarı Gezi’den korkuyor, bu nedenle “Başka bir dünya mümkün” diyen bizler bir yıldan uzun vakittir tutsağız. Tutuklandığımız gün söylediğim üzere, şayet bizim tutsaklığımız memleketin demokrasi, adalet, özgürlük ve eşitlik çabasında bir kazanım sağlayacaksa, biz bu bedeli öderiz!
Gezi Direnişi, onu kriminalize etmeye çalışan iktidar da dâhil olmak üzere herkesin bildiği üzere bir kent hareketinin, kentini, parkını savunmak isteyenlerin gördüğü orantısız şiddet ile başladı. Taksim’de kalan son yeşil alanı betona karşı korumak isteyen bir avuç hayat savunucusunun gördüğü insaf dışı şiddete reaksiyon olarak çok farklı bölümlerden milyonlarca insan kendi itirazlarını alarak meydanlara koştu. Üzerinden 10 yıl geçse de bugün siyasal alanda, kent ve tabiat uğraşlarında, toplumsal muhalefetin her renginde tesirini gördüğümüz bu adalet ve haysiyet isyanına geçmişte kalmış bir hatıra gözüyle bakamayız. AKP iktidarının hâlâ en büyük korkusu bizlerin Gezi’deki üzere farklılıklarımızla, adalet ve demokrasi temelinde tekrar yan yana gelerek kentlerimize, tabiatımıza, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmamız. O yüzden bu talepleri yükseltenleri kriminalize ederek, düşman, hain olarak yaftalıyor. 10 yıl evvel siyasal İslam güç ve meşruiyetinin doruğunda iken onun antidemokratik özünü ifşa ederek totaliterce maksatlarına varmasını engelleyen milyonların direniş iradesini bizleri tutsak ederek kırmaya çalışıyor. Her nerede, ne durumda olursak olalım, dayanışmadan gelen güçle başımız dik, haklı olmanın verdiği kararlılıkla Gezi’yi ve bedellerini savunmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
6 Şubat Maraş zelzelelerinin yaşattığı acılar Gezi’deki taleplerin haklılığını, yıllardır uğraşını verdiğimiz güçlü, sağlıklı kentlerde yaşama hakkının bedelini bir kere daha gösterdi. 21 yıllık AKP iktidarı dayandığı sistematik rant siyaseti münasebetiyle görmezden geldiği zelzele gerçeği karşısında liyakatsiz, bilimsel akla ve planlamaya düşman takımlarının neden olduğu rezaletlerle tarihe geçti. Zelzeleye güçlü diye pazarlanan lüks konutlar, insanlarımıza mezar oldu. Doğal yapıya uygun olmayan imar planları, yer etüdü yapılmadan verilen inşaat müsaadeleri, mucibince denetlenmeden yapılan inşaatlar ile tabiat kurallarını ve bilimi hiçe sayan rant hırsına kentlerimizi teslim etmenin sonucunu, bunun bir ahlak ve sistem sorunu olduğunu gördük. On binlerin canını, milyonların konutunu, işini kaybetmesine neden olan bu yıkım yaşattığı büyük acı yanında iktidarın umursamazlığını ve hoyratlığını da gözler önüne serdi.
Gezi’den alınan derslerle zelzele başta tüm afetlere karşı mevcut iktidara karşın yapılacaklar listesi önümüzde duruyor. Bizi ülkece fedakârlık ve işbirliği isteyen kuvvetli bir misyon bekliyor. Bu iradenin olduğunu da iktidarın tüm yetersizliğine rağmen yurttaşların zelzelede gösterdiği dayanışmada görüyoruz. Dayanışmayı yükselterek sivil toplumun ve halkın aktifliğini artırmamız, bilime ve ortak akla dayanan yeni bir idare sistemi inşa etmemiz gerekiyor. İstanbul’un sokaklarında ve meydanlarında, ismi direnişle özdeşleşen Seyahat Parkı’nda dayanışmayı birlikte öreceğimiz özgür günlerde görüşmek dileğiyle hepinize Silivri Cezaevi’nden sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Umarım çok yakında bu daha başlangıç diyerek girdiğimiz gayret sonuç verecek ve dayanışmayı daha da büyüteceğiz.” (KAYNAK)
