Akşener: Bir anket şirketi yöneticisi Bilge Yılmaz’a istifa etmesi gerektiğini söyledi

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Habertürk ekranlarında yayınlanan ‘Olaylar ve Görüşler’ programında Serap Belet ve Kürşad Oğuz’ın sorularını yanıtladı.

Akşener, GÜZEL Parti’nin Hazine ve Maliye Bakanı adayı Bilge Yılmaz’a, bir anket şirketi yönetici tarafından telefon edildiğini açıklayarak, “Söz konusu kişi Bilge Bey’in istifa etmesi gerektiğini söyleyerek benim yaptığımın yanlış olduğunu tabir etmiş.” dedi.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

BEN MASADA LOZAN’I UYGULADIM: “Ben 30 yıllık siyasi hayatımda bilinmeyen gizli işi olmayan vatandaşım. Ferdî sırrınız olmaması lazım bu işlere giriştiğinizde. Devletinizin sırrı olabilir, saklayabilirsiniz. Ben o masada 3 Mart’ta bir teklif sundum. Başka 4 arkadaşımız Kemal Bey’i önerdi. 5 arkadaş bir ortaya gelmiş oldu. Benim teklifim kayda bedel bulunmadı. Biz ondan sonra gittim partide arkadaşlarla bir ortaya gelip, görüştüm. Her sözünü kendim yazdığım sert bir konuşma yaptım. Sanki Meral Akşener’in ekstra kendine bir talebi mi vardı? Her sözü kendi yazdığım konuşma yaptım. Sonra bu işin ciddiyeti anlaşıldı. Bu sefer ‘Buyur kardeşim ne yapacağız, dendi. Bu da bir müzakere. Ben Batı fikir tarihini okumuş, okutmuş bir akademisyenim. Batılılar bu coğrafyadaki her devlet insanına ‘çok iltifat etmemiz lazım’ der. Benim milletlerarası sevgi işlerinden midem bulanıyor. Ben Lozan’ı uyguladım. Masada şu ortaya çıktı, şahsî hiçbir hesap kitap yapmadığım, gerçekten bu seçimin son seçim olduğuna; yani parlamenter sisteme geçiş açısından son seçim olduğuna inandım.

SAYIN KILIÇDAROĞLU BİRİNCİ TURDA SEÇİLECEK: Ben artık Kemal Bey’in 1. cinste seçileceğine inanıyorum. Ben etkin siyaset içinde tek bayan siyasetçi kaldım. Bayan olmak Türkiye’de dezavantaj. İster siyasette, ister medyada, ister iş insanlığında. Bize ‘bu’ diye hitap ediliyor. Bir erkeğe yapılabiliyor mu? Biz 6 parti bir ortaya geldik. Orada biz genel liderler olarak eşitiz. Zannedildi ki, ben bu eşitlikten rahatsız oldum. Bu türlü bir durum yok. Ortaya çıkan gerçeklik, benim şahsi hesabım olmadığı net bir biçimde. Bu sokakta da anlaşıldı. Bugün Adana’da çok kıymet verdiğim hanımefendi ‘Meralciğim Allah senden razı olsun çok değerli bir iş yaptın 1. tıpta alıyoruz’ dedi. Sayın Kılıçdaroğlu harama el uzatmayan, kul hakkı yemeyen; yani bugüne kadar nakdî üç kâğıt açısından hakkında dedikodu çıkmamış, çok dikkatli bir devlet insanı. Burada yüzde 100, cumhurbaşkanlığı konusunda en ufak bir sorun yaşamayacak. Birinci çeşitte seçilecek ben buna inanıyorum. O devirde hareketlenme yaşandı. Üyelerimizden istifalar oldu. 50 bin tane dedikodu çıktı. Sayın Erdoğan’la el sıkıştım üzere. Çok kuvvetli geri dönülünce, bu işin kazanılmasına yönelik hal olduğu anlaşıldı. Seçmenden gelen geri bildirimler bizim dünden bugüne İYİ Parti olarak çok uygun durumda olduğumuzu gösteriyor. 2018’in üstünde. Artık onu 4 gün sonra göreceğiz. Samimi söyleyeyim, büyük sürpriz bekliyorum.

BİLGE YILMAZ BEY’İN İSTİFA ETMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ: Anket şirketlerinden üst seviye yöneticisi Bilge Yılmaz Bey’i arayarak istifa etmesi gerektiğini söyledi. Benim yaptığımın yanlış olduğunu söylemiş. Bilge Bey Türkiye’ye borç ödüyor. Bu ülkede hep devlet okulunda okumuş. İmtihan kazanarak burslarla devlette okumuş. Onun için de kendine bir şey istemediği için. Benim 3 ile 6 Mart ortasında en fazla ders aldığım bu. Benim anket sonuçlarıyla şikayetim yok.

ERDOĞAN’IN KAYBETTİĞİ TESCİLLENDİ: Organize mi, değil mi bilmiyorum. Şimdi öğrenemediğim için bir şey söyleyemeyeceğim. Hangi nedenle olursa olsun orada bir idare boşluğu oldu. Bunu bir kenara koymamız lazım. O kadar uzun bir vakittir çok derecede kutuplaştırma küfre vardı. Allahsız, kitapsız, dinsiz, imansız olduk. Sayın Erdoğan’ın devri iktidarında söylenmedik kelam kalmadı. En son kapı kapı gezen oldum. Bunun ikili bir manası var. Gabar’a gömdü, Cudi’ye gömdü vesaire. Vatandaşa dedi ki, biz kazandığımız vakit erkek erkekle, hayvanla evlenecekmiş. Ben siyasi bir ailenin çocuğuyum. 50 yıllık hafızam var. Darbeler gördüm. Azap görmüş bir ağabeyin kız kardeşiyim. Birinci sefer bu türlü bir rezil lisanla gidiyoruz. Bütün buna baktığımızda organize olmasına gerek yok, sıradan insanların sahiden bu söylediğine inanılıyorsa. Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kaybettiği dün tescillendi. Vatandaş 1. tıpta bu işi bitirme karar aldığını gördük. Adana’da bunu gördüm. Bana PKK’lı deniyor. Ankara, Adana, Kocaeli’nde. Diyarbakır’da Van’da ise faili meçhulcüyüm. Artık hem PKK’lı hem faili meçhul olamaz. Büyük çoğunluk açısından ‘artık saçmalamayın’a döndü iş. ‘Biz Allah’tan buyruk alırız’ dini bilgisi derin olanlar için müthiş bir cümle. Bu ipin ucunun kaçmış hali seçmen açısından ‘bu işi birinci çeşitte çözmeliyiz’e getirdi, her türlü argümana varım.

Z NESLİNİ DİNLEMEDEN HERKES AHKÂM KESİYOR: Merhum Demirel öncesi Türkiye’de rant sistemi, bol ölçüde imalat yapmak. Merhum Özal döneminde hayatımıza Toyotaizm gördü. Müşterinin taleplerine nazaran çeşitlilik. Şimdiki dünya büsbütün dijital dünya. 21 cep telefonu 20 farklı ülkede yapılıp, bir yerde takılıyor. Bütününü kimse bilmiyor, gerek de yok. Z jenerasyonunu dinlemeden Z jenerasyonu hakkında ahkâm kesiyor herkes.

805 BİN FARKTAN DERS ÇIKARILMAMIŞ: İnsanları aptal yerine koyan bir durum var Türkiye’de. Bir taraftan Akşener’e ‘PKK’lı’ diyeceksiniz, gideceksiniz Güneydoğu’da ‘faili meçhulcü’ diyeceksin. İYİ Parti kuruldu, bir şey değişti, her şey değişti. Asıl sorun bu. Arkadaşlar evvel Meclis çoğunluğunu kaybettiler. 31 Mart’ta CHP ile iş birliği yaptık. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gitti. Kalbi söküldü sayın Erdoğan’ın. Bu arada cilleklik yaptılar. Cilleklik bizim orada oyunun kuralını değiştirmek manasına. Düşmanca bir tutum almadan cilleklik yaptılar. Sonuç itibariyle 13 bin 500 oy farkı 805 bine çıkarıldı. Sonuç itibariyle bundan da ders çıkarılmamış. Bu 805 bin farkın içinde AK Partili seçmen yok mu? Kavramsal bilginiz, tarihi bilginiz yoksa yansıtmayla bu işler olmaz.

ŞİMDİ DEVLET BİNALARINA KALMIŞ İŞ: AK Parti 30’ların altında olacak, buraya yazıyorum. Bakın göreceğiz. O kadar büyük bir güç var ki ellerinde. Mesela Anadolu’yu tekrar geziyorum ben. Geçtiğimiz seçimde büyük caddeler sayın Erdoğan’ın büyük posterleriyle süslüydü. Artık çok az. İstanbul’da hele hiç. Buna karşı devlet binaları var. İş devlet binalarına kalmış.

PKK’YA TAŞ ATMAMIŞ ŞAHISLAR PKK UZMANI KESİLDİ: Kürtleri incitmemeye çok uğraş ediyorum. Sabrım her taraftan sınanıyor. Bu ülkede İçişleri Bakanlığı görevini yerine getirmiş, PKK uğraşını yapmış siyasi partinin milletvekiliyim. Bu mevzu bildiğim mevzu. Şayet biz Güneydoğu’da hala Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurlu bayrağı altında duruyorsak orada yaşayan ailelerin devletimizin yanında yer alıp, koruculardan bahsediyorum, şehit vermeleri, gazi olmalarının karşılığıdır, Batı’da doğmuş büyümüş kendi çocuklarımız da dahil. Bu kadar büyük fedakârlık yapmış insanların ikide bir onlar üzerinden benim ve partimin dürtülmesi sahtekârlık. Bizden ayrılmış arkadaşların HDP ile ilişkilendirdikleri yer CHP. Tıpkı ittifakla gidiyorsunuz. Hayatında PKK’ya taş atmamış adamlar apansızın PKK uzmanı olmuş durumda. Bu sıktı. Lakin HDP’yle ilişkili olarak İYİ Parti ve ben dürtülüyorum. Bu iş cıvık cıvık hal aldığı için PKK ile çabayı vıcık hale getirdi. Benim dokunulmazlığım yok. Beni onurlu Türk polisleri koruyor. Benim PKK ile Kandil’de alakam varsa, bu kereste tipli adamlar gelip gereğini yapmaları lazım. O onurlu Türk polisleri İçişleri Bakanlığı görevimi yaptığım için koruyor. Siz laf olsun torba dolsun diye bunu yapıyorsunuz bu işin ciddiyetini ortadan kaldırıyorsunuz. Siz önemli adamlar değilsiniz.

HDP VE TİP’İN KILIÇDAROĞLU’NA TAKVİYESİ: Bu ittifakın Kemal Bey’i destekliyor olmasının bizim açımızdan sakıncası yok. Dayanağı veren partilerin sözcüleri ‘bir pazarlık yapmadık, talebimiz yok, rastgele bir koşul, şart ileri sürmedi, birinci önceliğimiz bu ucube sistemden parlamenter sisteme geçişe dair bir çaba olsun, buna da katkımız olsun’ dendi. Duran Kalkan, ‘bizimle en fazla irtibat kuran Tayyip Bey’dir’ diyor. Bu şahısları beliyorum. Yaptıkları konuşmalara baktığımızda kelamda biz destekleniyormuş üzere. Hakikaten terör örgütü olsanız sizi özgür bırakacağını el altından söylenmiş bir yapıyı desteklediğinizi sav eder misiniz? Tahlil sürecini biz yapmadık. Masaya PKK ile biz oturmadık. ÂLÂ Parti’den bahsediyorum. Sayın Bahçeli çözüm sürecine karşıydı lakin akil adamları kimseyi dövdürmedi. Gerçek da bir iş yaptı. İYİ Parti olarak net bir şey söylüyoruz ‘o masada HDP olduğu takdirde biz olmayız’. Bu netlikteyiz.

BEN 7 YAŞINDAN BERİ NAMAZ KALAN BİR BEŞERİM: Şu anda Cumhur İttifakı’nın bir ortağı var HÜDA PAR. 71 yaşında sayın Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Gaffar Okkan’ın katillerine terör örgütü demiyorlar. HÜDA PAR terörist demiyorum. Diyorum ki, HÜDA PAR, Hizbullah’ı terör örgütü kabul etti mi? Bunu vatandaş yemiyor artık. Onlar bize gelmediğimiz halde ‘niye yan yanasınız’ diyor. İki dürüst partiyiz biz. HDP de bizim olduğumuz yerde olmuyor. Gaffar Okkan’ın katillerine terörist demeyenlerle birlikte yol yürüyorsunuz. Bir mühlet sonra seçmen bu işten bıkar ve soru sormaya başlar. Artık o başladı. Sayın Erdoğan cin gibi adamdır. Bence kaybettiğini gördüğü için. Kitapsız, dinsiz demek ağır bir şey. Ben 7 yaşından beri namaz kılan beşerim. Dini vecibe olarak ben kimseye ‘dinsiz, kitapsız’ diyemem. ‘Biz Allah’Tan buyruk alırız’ ne demek? Vahiy geliyor demektir. İyice kafa…

İKİ PARTİ 301’İ YAKALAYACAĞIZ: Bana ‘Başbakan Meral’ diyorlar. Ben Başbakan olmak istediğimi 1,5-2 yıl önce söz etmiştim. Başbakan olabilmek için 1. parti olmanız gerekiyor. Meclis’te aşikâr milletvekili sayısına erişmeniz gerekiyor. CHP içinde 4 siyasi parti ile bir arada Meclis’e giriyoruz. Biz de kendi logomuzla giriyoruz. Bu iki siyasi partinin 301 geçen milletvekili sayısıyla alırsa kazanmış oluyorsunuz. 360 olması gerekiyor ki, referanduma götürsün. Ben de sayın Erdoğan ve AK Parti’yi tanıyorsam şayet. Parlamenter sisteme geçiş, hukukun üstünlüğü, demokrasi, yargının bağımsızlığı, korkusuzluğu. Biz 301’i yakalayacağız iki parti olarak. Üstünü de AK Parti ile birlikte jet süratiyle parlamenter sisteme geçeriz, bakın göreceksiniz.

KİMİ MAHKEMEYE VERSEM BERAAT ETTİLER: 3 tane mahkeme var. Bir tanesi İsmail Kahraman bana Meral Kılıçdaroğlu dedi. Verdim mahkemeye beraat etti. İki kocasını aldattı iması yapıldı verdim mahkemeye beraat etti. Üçüncüsü var, vereceğim mahkemeye, bugünkü kaidelerde beraat edecek. Koyun bir tarafa. Artık bütün bunlar birikmiş. Bu sistem bu türlü sistem. Bunu kim ister? Birinci evvel AK Partililer ‘buyurun’ olacak. Bir kimsenin varsa cürmü hukuk bakar. Objektif yargı bakar. Yargının bağımsızlığını siz sağlarsınız. Öfkenizi, nefretinizi işaret edemezsiniz. Kimi mahkemeye versem bu hususlarla ilgili beraat ettiler. Onun için kuralın, kuralın gelmesi lazım. Bu yaşandığı için başlarına gelmesini kimse istemez. Bunun yanlışlığını söz ederek yol yürüyoruz.

MUHARREM İNCE VE SİNAN OĞAN’IN ADAYLIĞI: Hem sayın İnce’nin hem Oğan’ın Cumhurbaşkanı aday üzere bir hakları mevcut. Bir lince tabi olmalarını hakikat bulmuyorum. Sayın Oğan’ın MHP’nin başına geçmek üzere bir niyeti var. ‘Hatta ben CHP’den oy almıyorum daha ne diyeyim’ halinde bir durum oldu. Bizim adayımız Kemal Kılıçdaroğlu. Ben artık muhalif seçmenin bir hesap yapma durumuna geçtiğini görüyorum. Bir stratejik oy kullanma hali. Bu iki adayın uygunluğu, kötülüğünden bağımsız. Bu işin uzamasının Türkiye’ye yarar getiremeyeceğine dair bir kanaat oluşmuş durumda. Beşerler birbirini arar oldu. WhatsApp kümelerinde ‘aman ne olur herkes 1 kişiyi ikna etsin’e gitti iş.

EKONOMİ TEMEL SORUN: 3 yıl evvel Antalya’da başlamıştım seyahate. O yıl elektrik fiyatlarının pahalılığından, stopaj yüksekliğinden bahsediliyordu. Bu ortada müşterinin alım gücünün düştüğünden bahsediliyordu. Üzerine bir de pandemi girdi derinleşti. Seçim öncesi de seyahatlerim devam etti. Orada artık ‘açım, akşam meskende yemek yapamadım, marketten benim alışveriş yapmamı sağlayabilir misin’ diyenler çoğaldı. Ailelerin marketlere çocuklarıyla giremediklerini, küçücük çikolatanın 5 lira olduğunu. İstihdamda daralma var. Öğrencilerin KYK borçları. Yurtlarla ilgili şikayetler var. Tarımı esasen biliyorsunuz. İktisat aslında şu anda hepsinden daha fazla. Lakin gürültüden ses duyulmuyor. Ben haklıysam sonuç benim dediğim üzere olacak, haksız isem karşıtı olacak. İktisat temel sorun.

BİZ COĞRAFYAYI YAZGI OLARAK GÖRMÜYORUZ: Allah rahmet eylesin Kemal Derviş Bey sorunu çözmek için geldiğinde IMF üzerinden çözdü. IMF ile yapılan mutabakatlar kamu maliyesi disiplini getirir ancak kemer sıkma vatandaşa düşer. Bilge Bey ‘Yeteri kadar yoksul fukara kemer sıktı, IMF ile görüşmede bunlar olduğu için IMF’ye gitmeyeceğiz’ dedi. Demokrasi, hukukun üstünlüğü tam ve kamil uygulandığında pak paranın Türkiye’ye gelebileceği, IMF’ye gitmeden Türkiye’nin kurallarının yoksul fukaranın durumunu ortadan kaldırabilecek durum. Maaşlı çalışan herkes zorda. Şu anda yoksullaşıyoruz. Zenginleşmiyoruz. Fakat birileri de acayip zenginleşiyor. Enflasyon gerçek sayısı neyse ona nazaran artırım yapılması gerekiyor herkese. Memur, personel, emekli, taban ücretlisiyle. Biz coğrafyayı mukadderat vesaire olarak görmüyoruz, coğrafyayı ekonomik coğrafya olarak tarifliyoruz. Gerçekten dışişlerinde rasyonel, gerçekli dış siyasetle iktisat öne çıkar. Temeli demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığıdır.

BİLGE YILMAZ’IN HAZİNE BAKANLIĞI: Bilge Yılmaz Hoca dünyanın büyük üniversitesinde hocalık yaptı lakin vatandaşlık almadı. Sayın Babacan Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak, benim pozisyonumda. Tek parti devri her şeyi unutturdu. Seçimler bitecek. 14 Mayıs akşamı inşallah kazanacağız. İYİ Parti varsayımınızın ötesinde milletvekili kazanacak. CHP ile oturacağız. 7 olmazsa olmaz bakanlık vardı. Dışişleri Bakanlığı’nın karşılığı Milli Savunma. İçişleri Bakanlığı karşılığı Adalet Bakanlığı. Maliye Bakanlığı karşılığı Hazine Bakanlığı. Ulusal Eğitim Bakanlığı. Sıhhat Bakanlığı’nı da koyun. Buna bakarsınız. 3 koalisyonda bulunmuş birisi olarak anlatayım. Sonra bütün bunlar aldığınız oyla ilgili sayısı hesaplanır. 6 siyasi partiye başlangıçta dendi ki, biz genel liderler Cumhurbaşkanı yardımcısı oluyoruz. Her partiye 1 bakanlık olabilir dendi. Logosu ile giren iki siyasi partinin sayısına nazaran. CHP ile GÜZEL Parti’nin milletvekili sayısına nazaran vazife dağılımı yapılır. CHP başka partilerden de bakanlık önerebilir, bizi ilgilendirmez.

8 BAKANLIĞIN GÖREVLENDİRİLMESİ ÇOK CİDDİDİR: Ben İçişleri Bakanlığı’na nasıl atandım. Merhum Erbakan Hoca ile merhum Demirel’e söylendi. Vefatından iki gün önce benimle görüştü merhum Erbakan. Demirel ve Erbakan imzaladı. Bilge Bey’i biz önerdiğimiz vakit rastgele bir itiraz olmaz. Muharrem Erkek Bey’i CHP bakan yapmaya kalktığı zaman bizim hiçbir itirazımız olamaz. 8 bakanlığın içinde biri Maliye biri Hazine. Oy oranına nazaran olur. Oylar muhakkak olmadan olur mu? DEVA, Gelecek, Saadet ve DP, CHP listelerinden makul ölçülerde milletvekilliği seçtirmek üzere giriyorlar. Biz ise kendimizi tarttırıyoruz. Mesela, Refahyol’da, Refah Partisi’nin oyu yüksekti, daha fazla bakanlık almıştı. 8 bakanlığın görevlendirilmesi çok ciddidir. İçişleri DYP’de kalmıştı. Adalet Refah’a gitmişti. Maliye Abdüllatif Şener’di, Hazine DYP’de kalmıştı. Biz mesela Çorum’da CHP’nin listesinden 1. sıra onlar 2. sıra biz halinde giriyoruz. Yozgat’ta 1. sırada Lütfullah Kayalar bizim listemizde 2. sırada CHP. Bitlis’te bizim listemizden giriliyor. Öteki yerlerde Bartın’da, Düzce’de CHP’nin listesinden giriyoruz biz. Oylar birleşsin diye 1 onlar 2 biz.

BUNU TAYYİP BEY YAPTIRDI DİYEMEM: Erzurum’dan sonra tekrar söylüyorum, birinci cinsten sonra kazanır diyorum. Seçim dediğiniz şey seçmenin bayramıdır, düğünüdür. 50 yıllık hafızamda bu türlü bir şey hatırlamıyorum. Vücuduna kurşun ne demektir? Ben artık sizin televizyonunuzda oturup neler söyleyebilirim, lakin bu yanlışsız değil. Ben espri yaparak ötürüyorum, hakaret ederek değil. Bize hakaret edenlerle dalga geçiyorum. O taştan yaralanan küçücük çocuklar var. Vicdan denilen durum vardır. Maşeri vicdan deriz biz; toplumun vicdanı. O vicdan harekete geçti, göreceksiniz. Dün bir milattır. Tayyip Bey, hakikat yönetemedi. Bunlar özel yaptılar demiyorum, bilmiyorum. Lakin spontane gelişen bir iş bile olsa. Eski İçişleri Bakanı tebrik mesajı yazıyor. Dehşetli bir şey. Bugün iş döndü CHP’liler kendi kendini taşladıya. Halbuki bu krizdi yönetilebilirdi. Bunu Tayyip Erdoğan yaptırdı diyemem. Aslında koskoca Cumhurbaşkanı şunları dövün diyecek hali yok. O işin spontane gelişmesi bu pis lisanın sonucu. Sayın Bahçeli çok kibardı, bunu daima bu türlü anlattım. Lakin ‘bedenlerine kurşun’ diyor, inanamadım. Meskeni basılmış danışmanım ben. Murat İde, basın danışmanım yumrukladı, İstanbul il başkanı yumruklandı. Levent Gültekin üzere arkadaşlar, Selçuk Özdağ siyasetçi mevtten döndü. Seçime kalmış 5 gün, unutulanlar hatırlanır.

SAYIN ERDOĞAN’I NEZAKETLE, SAYGIYLA UĞURLAYACAĞIZ: Benim bildiğim bir şey var. Güvenlik güçleri, devlet dediğimiz mekanizmayı oluşturan önemli beşerler saçmalığa müsaade etmez. Bir saçmalık yapmak istense dahi olmayacağına inanıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nun muhalefete yaptırdığı ‘şımarmama’ davetine katılıyorum. Yapmamız gereken şey, sayın Erdoğan’ı nezaketle, saygıyla uğurlayacağız, sayın Kılıçdaroğlu’nu alkışlarla Çankaya’ya götüreceğiz.