‘El’ mesajlarının perde arkası: Demirtaş ve Hüda-Par nerede buluştu

Uğurcan Yardımoğlu

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçlanmasıyla birlikte muhalif cenahta tartışmalar dinmiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na dayanak veren ve parlamento seçimlerine de Yeşil Sol Parti çatısı altında giren HDP her iki seçimde de başarısız oldu.

Milletvekili sayısı düşen HDP içerisindeki tartışmalar, Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan eski eş genel lider Selahattin Demirtaş’ın tenkitleriyle alevlendi. Demirtaş ‘aktif politikayı bıraktığını’ açıklamış ve Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’a verdiği röportajda da HDP idaresini eleştirmişti. Bu tenkitlerin seçimlere, ittifak siyasetine ve aday belirlemeye yönelik kısımları bilhassa gündem olmuştu. Lakin röportajda yer alan kıymetli bir nokta art planda kaldı.

Selahattin Demirtaş, Hüda-Par’a HDP’nin ‘elini tutması’ davetinde bulundu. Demirtaş’ın hem Emek ve Özgürlük ittifakı içerisinde yer alan sol kümelerin hem de seçimlerde desteklediği Kılıçdaroğlu’na oy veren yurttaşların Hüda-Par’la ilgili hassasiyetlerini görmezden gelen bu yaklaşımı tartışmalara neden oldu.

DEMİRTAŞ’TAN HÜDA-PAR MESAJI

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Hür Dava Partisi’ne (HÜDA-PAR) yönelik, “Bu o denli stratejik bir adım oldu ki, bu HÜDA PAR adımı; niteliği, sayısı, yani yüz bin olur, yüz elli bin olur, iki yüz bin olur, iki yüz elli bin olur, hiç değerli değil. Kimi adımlar devletler açısından, ülkeler açısından nicelik değil, nitelik adımlarıdır” kelamlarını ait Demirtaş, “Süleyman Soylu açıkça, HÜDA PAR’ın bir devlet aparatı olduğunu söylerken HÜDA PAR’dan buna itiraz gelmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

“HÜDA-Par’a vermek istediğiniz bir ileti var mı?” sorusuna Demirtaş’ın karşılığı şöyle:

“HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Bey’i avukatlık yıllarımdan tanırım, kendisine şunu belirtmek isterim: Kürdün eli, Saray’ın bahçesinde bir Kürt siyasetçi için idam sloganları atılırken tuttuğunuz Mustafa Destici’nin elinden değersiz değil. Bugün gidip tutmanız gereken el, Meclis’te HDP’lilerin elidir. Hiçbirimiz artık kirli oyunlara prim vermeden halkımızın çıkarlarına odaklanmalıyız. Umarım bu bildirilerim, tarihî ehemmiyeti prestijiyle karşılık bulur.”

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu bir TV kanalında Demirtaş’ın davetine cevap verdi. Yapıcıoğlu, “Meşru tabana gelirlerse tahminen konuşuruz” tabirlerini kullandı.

Yapıcıoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Aslında Demirtaş’ın o davetine da dikkat ederseniz orayı okursanız tahminen yalnızca birileri bir-iki cümlesini aldı, ancak dünyanın hakareti var orada. Her türlü hakaret var. Alışmışlar hakaret etmeye. Bir taraftan hakaret ederken öbür taraftan işte gidin falanların elini tutun diye. Kimi kurallar gerçekleşse tahminen o eli tutarız. Bir; ellerindeki Kürt kanını yıkasınlar. Başta Selahattin Demirtaş. Bir şiddetle ortalarına ara koysunlar. Ellerindeki Kürt kanını yıkasınlar. Lisanları ellerinden daha kirli. Onu da yıkasınlar”

O lisanlarıyla telaffuzlarıyla yüzbinlerce insanın mağdur ettiler. Binlerce insanın kanına girdiler. Onu da bir temizlesinler. Legal tabana gelsinler. Ve kendilerine ilişkin bir iradelerinin olduğunu ortaya koysunlar. O da tahminen. Şu anda ne konuşacağız onlarla. Selahattin Demirtaş bir şey söylüyor. Kandilden ona ayar geliyor. Mersin’deki olayı kınadı. Ne oldu sonra ukala oldu. Yapamıyorsun bari dua et. Ukalalık yapma otur yerine. Ağır kimi tabirlerle haddi bildirildi. Şu anda tekrar bir açıklama yaptı. HDP’den başka bir yanıt geldi”

HDP’DEN DEMİRTAŞ’A CEVAP: “TAVRIMIZ DEĞİŞMEYECEKTİR”

HDP Sözcüsü Ebru Günay, HÜDA PAR’a el uzatılması konusunda davetine ait “Bizim iktidar kulvarlarında gezenlere yönelik tutumumuz ve tavrımız nettir” cevabını verdi.

Günay’ın hususla ilgili açıklamaları şöyle:

Kuşkusuz bu seçim süreciyle birlikte iktidar kimi tercihler yaptı ve kimi hata odaklarıyla ittifaklar gerçekleştirdi. Bu hususta halkımızın takdiri ortadadır. Bizim iktidar kulvarlarında gezenlere yönelik tutumumuz ve tavrımız nettir. İktidarın ittifaklarıyla, belgesi kabarık kabahat örgütleriyle alakada olanlara karşı tavrımız değişmeyecektir”

TÜRKİYE PARTİSİ ÇİZGİSİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER

HDP’nin açılım sürecinde MİT-Öcalan görüşmeleriyle belirlenen Türkiyelileşme stratejisi ve Türkiye partisi olma gayesi uzun vakittir çeşitli çevrelerden tenkit alıyordu. Irak’ın kuzeyinde yer alan Barzani’ye yakın kaynaklar bu stratejiyle ‘Kürtlerin, Türkiye’nin demokratikleşmesine kurban edildiğini’ belirtiyor ve HDP’den ‘Kürt milliyetçisi’ bir çizgi izlemesini istiyordu.

Kürt milliyetçisi çevreler, HDP’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini de Kürtlerin ‘ulusalcıların’ ‘Kemalistlerin’ peşine takılması olarak yorumluyor. Uzun vakittir Türkiye’nin bütün problemleriyle ilgilendiği izlenimini vermeye çalışan, ‘Türk Sol’undan kimi kümelerle Emek ve Özgürlük ittifakını kuran HDP yeni periyotta bu tenkitleri dikkate alabilir. Demirtaş’ın Hüda-Par’a el uzatması, soldan vazgeçerek ‘Kürtlük’ tabanında yeni bir siyasete kapı aralıyor olabilir.

YAPICIOĞLU VE DEMİRTAŞ HANGİ ZEMİNDE BULUŞACAK

Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun seçim sürecinde katıldığı bir mitingde Selahattin Demirtaş’ın 2015’te söylediği “Seni lider yaptırmayacağız” kelamına atıfta bulunarak, Erdoğan’a takviyesini “Seni lider yaptıracağız” kelamlarıyla tabir etmişti. Cumhurbaşkanlığı konusunda bu kadar zıt olan Yapıcıoğlu ve Demirtaş’ın ‘Kürt siyaseti’ yerinde buluşması durumunda siyasi tercihlerinin ne olacağı merak ediliyor.

Kürt milliyetçileri, Demirtaş’ın Erdoğan’ı karşısına alan kelamlarını de eleştirmiş ve bunu AKP ile Kürtleri ‘kan davalısı’ haline getiren bir siyaset olarak değerlendirmişti.

Demirtaş’ın ‘Türkiyelileşme’ çizgisine yönelik tenkitlere verdiği cevap da o periyotta gündem olmuştu: “Ver başkanlığı al özerkliği diyenler kusura bakmasın, biz demokrasi için gayret ediyoruz. Yalnızca Kürt’e demokrasi olamaz. Biz birlikte ömür için uğraşımıza devam edeceğiz. Türkiye’nin tamamı için demokrasi istiyoruz, yalnızca tek bir etnik kimlikle demokrasi inşa edilemez.”

Demirtaş’ın Hüda-Par’a el uzatması tıpkı vakitte AKP ile yine yakınlaşmasına yol açabilir. Bunun bir sonucu da “Al başkanlığı ver özerkliği” olabilir mi?