TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü açıkladı: ‘Doğum Kontrolü toplum sağlığı için bir gerekliliktir’

26 Eylül,  doğum denetimi hakkında farkındalık yaratmak, genç insanları cinsel ve üreme sıhhati hakkında bilinçlendirmek hedefiyle “Dünya Kontrasepsiyon (Doğum Kontrol) Günü” olarak belirlenmiştir. Türk Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) Lideri Prof. Dr. Cihat Ünlü ise Dünya Kontrasepsiyon Günü kapsamında kıymetli değerlendirmelerde bulundu.

(Prof. Dr. Cihat Ünlü)

2 DOĞUM ORTASINDAKİ SÜRE

Prof. Dr. Ünlü,  konuya ait değerlendirmelerini şu biçimde sıraladı:

“Sağlıklı anne için iki doğum ortasında en az 2-3 yıllık bir mühlet olmalıdır. Bu mühlet annenin geçirdiği gebeliğin sıhhatini olumsuz olarak etkileyen tesirlerinden kurtulması için gereken müddettir. 2-3 yıldan kısa aralıklarla yapılan doğumlarda anne ve bebekte sorun çıkma mümkünlüğü, erken doğum, prematüre doğum ve bebekte yapısal organ bozuklukları ihtimali güçlenmektedir.” 

GELENEKSEL USULLER YÜZDE 25 DAHA RİSKLİ

“Yüksek müdafaa sağlayan çağdaş metotlar ortasında doğum denetim hapları, spiral, kondom, cilt altı implantları üzere bariyer sistemler ve kalıcı tesirli cerrahi teşebbüsler yer almaktadır. Gebelik riski yüksek olan klasik metotlar ise geri çekilme ve takvim metodunu yani hamile kalma mümkünlüğünün yüksek olduğu günlerde alakaya girilmemesini içermektedir. Klasik teknikler %25 kadar yüksek gebelik riski taşıdıkları için aktüel teklifler ortasında yer almaz.” 

“SADECE ACİL DURUMLARDA BAŞVURULMASI GEREKİR”

Oldukça hurafe içeren, ‘adet devrinde gebe kalınmayacağı’ görüşünün gerçekle pek ilgisi bulunmadığını vurgulayan Ünlü, “Takvim ile korunmak ya da takvime nazaran cinsel birleşmeyi gerçekleştirmek çok emniyetli bir prosedür değildir. Bilhassa de spermin bayan bedeninde 5 ile 7 gün ortası canlı kalabildiği düşünüldüğünde  denetim yolları ortasında geri çekilme tekniğinin çok da işe yaramadığı görülmektedir.

Doğum denetim haplarının kanser yaptığı sözleri epeyce dillenmiş olsa da bu niyetlerin hiçbir doğruluğu yoktur. Bilakis bu hapların yumurtalık ve rahim kanseri riskini azalttığı belirtilmiştir. Bu hapların tüylenme ve sivilcelenme yaptığı görüşü de epeyce yanlıştır. Tesirli doğum denetim prosedürleri varken, yalnızca acil durumlarda (korunmasız cinsel bağlantı, tecavüz sonrası vs.) başvurulması gereken sonraki gün haplarının rutin olarak kullanılması yanlıştır. 

“ERTESİ GÜN HAPLARINDA YÜKSEK DOZ HORMONLAR VARDIR”

Ertesi gün hapları pek çok bayan tarafından rutin doğum denetim sistemi olarak kullanılmaktadır. Bunlar yüksek doz hormonlardır ve sık alınması yanlışsız değildir. Doğum denetim hapı ile sonraki gün hapları birebir sanılmakta, reçetesiz satıldığı için doktora danışılmadan eczanelerden alınabilmektedir. Fakat ortalarında önemli fark vardır. Sonraki günü haplarında yüksek doz hormonlar vardır ve sık kullanan bayanlar bedenlerinin doğal istikrarını bozarak kendilerine kötülük yapmaktadır. Yanlışsız olan, öbür tesirli doğum denetim yollarını tercih etmektir.”

KÜRTAJ DOĞUM DENETİM METODU DEĞİLDİR!

Prof. Dr. Cihat Ünlü, kürtaj konusunda da değerli açıklamalarda bulundu. Ünlü, kürtajın bir doğum denetim prosedürü olmadığını bu emelle da kürtaj yapılmaması gerektiğini belirtti. Ünlü ayrıyeten şunları söyledi:

“Ancak anne sıhhatini önemli biçimde etkileyen bir kadro hastalıklar, annenin çok önemli kronik hastalıkları, ağır kalp hastalığı üzere nedenlerle kürtaj yapılabilmektedir. Bir de Down sendromu ya da benzeri önemli kalıtımsal hastalıklar üzere bebeğe ilişkin nedenler hasebiyle kürtaj durumu olmaktadır. Lakin burada çok önemli bir konu vardır; hiçbir anne, baba adayı bebeklerinde Down sendromu yahut diğer bir kalıtımsal hastalık var diye kürtaj yaptırmak zorunda değildir. Bu onların takdiridir. Hiçbir kuvvet onları bebeği aldırmak konusunda zorlayamaz, bu türlü bir zorlama olamaz.” 

AİLE PLANLAMASI EĞİTİMLERİ VERİLMELİ

Prof. Dr. Cihat Ünlü, son yıllarda azalmasına karşın, çeşitli ilkel sistemlerle gebelikten kurtulmaya çalışırken hayatını kaybeden bayanların olduğunu belirtti. Ünlü son olarak değerlendirmelerini şu biçimde sürdürdü:

“Ülkemizde çok uygun bir aile planlaması eğitimi vermeliyiz. Aile planlaması demek ’sizin çocuk sahibi olmanıza mani olalım’ demek değildir. Aile planlaması her çiftin istediği vakit istediği sayıda çocuk sahibi olmasına yardımcı olmaktır, toplum sıhhati için bir gerekliliktir. Ülkemizde çağdaş usullerin daha da geliştirilmesi, çiftlere eğitimlerin kesinlikle verilmesi gereklidir.”